Neredeyse her yıl yaşanan orman yangınlarında gerekli önlemler alınmadığı için binlerce hektarlık orman arazisi küle dönüyor. Adeta rutine binen orman yangınları milyonlarca ağacı ve ormanlık alanda yaşayan canlıları yok ederken, yöre halkını da doğrudan etkiliyor.

AKP iktidarı döneminde ormanlık alanlar bir yandan “yasal” yollarla talan edildi, öte yandan yangınlara karşı gerekli önlemler alınmadı, yangın söndürme araçlarının yetersizliği ya da hiç olmayışı ise daha büyük tahribatlara yol açtı. Son çıkan orman yangınlarında Sakarya, Bilecik, Balıkesir, Antalya, Aydın, Bolu, Manisa ve İzmir dahil olmak üzere onlarca kentte yetersiz müdahaleler nedeniyle binlerce hektar alan kül oldu.

Dört biryanda yaşanan orman yangınlarının ardından açıklama yapan Saray rejiminin sözcüleri ise sorumluluk savmaya çalışıyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı yağan yağmur için “Rabbimin lutfü” dedi. Madencinin “fıtratına” ölümü yerleştiren Saray rejiminin bakanları, önlem almak yerine bu kez yağan yağmurlardan medet umuyor.

Doğal afetleri katliama dönüştüren politikaların altına imza atan iktidar, gerekli önlemleri almayarak felaketlere kapı aralamaktadır. Kamu hizmetlerinin özeleştirilmesi, dahası yangın söndürme ekipmanlarına kaynak ayrılmaması yangınların sonuçlarını ağırlaştırmaktadır. Bu bağlamda, Peyzaj Mimarları Odasının 2021 yılında yaptığı açıklamada şunlar vurgulanıyor:

“Her ne kadar şu anki önceliğimiz mevcut orman yangınlarının kontrol altına alınması ve oluşan mağduriyetlerin en kısa zamanda giderilmesi olsa da; orman yangınlarını önleme, müdahale ve gelecek planları ile ilgili doğru eylem planları uzman ve liyakatli kişilerce hazırlanır ve uygulanırsa bundan sonra orman kaybetme riskimiz çok daha az olacaktır."

Tarım Orman-İş Sendikası 1950 yılında çıkan Orman Yasası’nın AKP’li yıllara kadar 14 kez değiştirildiğini, AKP döneminde ise 40’ın üzerinde değişiklik yapıldığını, yapılan bütün değişikliklerin amacının da orman alanlarının amaç dışında kullanılmasına dönük olduğunu söylüyor. Orman alanlarının son yıllarda imar projelerine açılması ise yaşanan yangınları şaibeli hale getiriyor.

Ormanların tarım arazilerine dönüştürülmesi, kentleşme, doğal kaynakların rant için kullanımı, toplumun ihtiyaçlarını değil sermayenin kârını esas alan plansız üretim ve tüketim bu sistemde doğal afetlerin sonuçlarını ağırlaştırmaktadır. Saray rejimi talan yasası olarak bilinen “Enerji ve Maden Yasası”nı görüşmekte, hemen her gün yeni bir alanı daha talana açmak için “acele kamulaştırma” kararları devreye sokmaktadır. 

Maden ruhsatı verilen ya da turizm için ranta açılan alanlarda yaşanan yangınların tesadüf olmadığını biliyoruz. “Artan sıcaklar” ya da ormanda yapılan “piknikler” bahane gösterilse de yangınların ardından binlerce hektarlık orman arazilerinde inşaatlar yükseliyor. Yangın sonrasında ağaçlar satılıyor, ÇED raporları kolaylıkla çıkarılıyor.

G. Umut