Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi, Fransa’da da 8 Mart, büyük bir mücadele günü olarak tarihe geçti. Paris başta olmak üzere birçok şehirde kadınlar, yükselen ırkçılığa, aşırı sağa, faşizme, ekonomik krize, cinsel ve sınıfsal sömürüye karşı isyanlarını haykırdı. Özgürlük, eşitlik ve dayanışma talepleriyle sokakları dolduran kadınlar, neoliberal politikaların yarattığı yıkıma, emek sömürüsüne ve baskıya karşı güçlü bir duruş sergiledi.

Kadınlar alanları terk etmedi

Fransa'da derinleşen ekonomik kriz, kadınları daha da güvencesiz ve savunmasız hale getiriyor. İşten çıkarmalar, kamu harcamalarındaki kesintiler, sosyal hakların gasp edilmesi, kürtaj ve sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlanması gibi politikalar kadınların hayatını doğrudan etkiliyor. Artan savaş bütçeleri ve militarist politikalar, emekçilerin ve kadınların yaşam koşullarını zorlaştırırken, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de daha da derinleştiriyor.

Bu yılki 8 Mart eylemleri, yalnızca ekonomik ve sosyal haklar için değil, aynı zamanda yükselen ırkçılığa, savaş politikalarına ve şiddete karşı güçlü bir direnişin ifadesi oldu. 

Paris’te binlerce kadın ve LGBTQ+ sabahın erken saatlerinden itibaren Republique (Cumhuriyet) Meydanı’nda toplanmaya başladı. "Kadınlar burada, faşizme geçit yok!", "Savaşa değil, yaşama bütçe!", "Ne patronların ne de erkeklerin kölesi olmayacağız!" sloganları atıldı, feminist, sosyalist ve anti-faşist örgütlerin kortejleri alanı doldurdu.

Paris dışında Bordeaux, Strasbourg, Marseille, Montpellier, Toulouse, Lyon, Rennes, Brest ve Metz gibi birçok büyük şehirde de kadınlar, işçiler ve emekçiler meydanlara çıktı. Feminist çevrelerin açıklamalarına göre ülke genelinde toplamda 250 bin kişi eylemlere katılırken, Paris'te bu sayının 120 bini bulduğu ifade edildi. Ancak Paris Valiliği’nin açıkladığı katılım sayısı 47 bin olarak verildi.

Provokasyonlara karşı barikat

Son yıllarda Avrupa genelinde güç kazanan aşırı sağcı ve Siyonist örgütler, bu yılki 8 Mart eylemlerini hedef almak için çeşitli sabotaj girişimlerinde bulundu. Republique Meydanı'ndaki bir heykele, kadın katliamlarını, ataerkilliği ve çevre yıkımını meşrulaştıran bir mor yelek giydirerek provokasyon yaratılmak istendi. Feminist gruplar bu girişime müdahalede bulundu.

Ayrıca, yürüyüş başlamadan önce güzergâh üzerinde yer alan aşırı sağcı Nemesis ve Nous Vivrons grupları, polis eşliğinde yürüyüşe katılmaya çalıştı. Ancak kadınlar ve sol örgütler, bu provokasyona izin vermedi ve sağcı gruplar alandan uzaklaştırıldı. Yaşanan gerginlik nedeniyle yürüyüş yaklaşık bir saatlik gecikmeyle başladı.

Halklar arası dayanışma

Bu yılki 8 Mart eylemlerinde Filistin halkıyla dayanışma mesajları da öne çıktı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve Filistinli kadınların yaşadığı zulüm, eylemde güçlü bir şekilde dile getirildi. Filistin Vaincra Kolektifi, kortejlerde yerini alırken, birçok feminist örgüt "Filistinli kadınlarla dayanışma" sloganları attı. BİR-KAR ise kolektifin kortejine BİR-KAR ve PIT bayraklarıyla katıldı.

***

Paris'teki gece yürüyüşü, valiliğin “Filistin yanlısı grupların eyleme katılacağı” bahanesiyle yasaklandı. Ancak kadınlar bu yasağı tanımadı. Binlerce kişi, yasak kararını protesto ederek sokaklara çıktı. Artan baskıya ve polis ablukasına rağmen, son anda izin çıkmasıyla birlikte gece yürüyüşü gerçekleştirildi. "Nefrete, faşizme ve işgale karşı kadın dayanışması!" sloganlarıyla yürüyüş tamamlanırken, kadınların direngen duruşu bir kez daha kendini gösterdi.

Eylemler boyunca binlerce polis, Paris’i adeta ablukaya aldı. Yalnızca yürüyüş güzergâhında değil, metro girişlerinden meydanlara kadar birçok noktada polis barikatları kuruldu. Devletin baskı politikalarına rağmen, kadınlar ve LGBTQ+lar yılmadan alanları terk etmeyerek, sokakları direnişin sesiyle doldurdu.

Kızıl Bayrak / Paris