Antalya’da emperyalist savaş aygıtı NATO toplantısı

Türkiye, savaş aygıtı NATO’nun halklara karşı işlediği pek çok suça doğrudan ortak oldu. Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve daha birçok ülkenin yakılıp yıkılmasında uğursuz roller oynadı. NATO Zirvesi’ne hazırlık toplantısının Antalya’da yapılması, bu “sadık uşaklık” rolünün “ödüllendirilmesi” sayılabilir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 15 Mayıs 2025
  • 13:00

Türkiye, savaş aygıtı NATO’nun halklara karşı işlediği pek çok suça doğrudan ortak oldu. Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve daha birçok ülkenin yakılıp yıkılmasında uğursuz roller oynadı. NATO Zirvesi’ne hazırlık toplantısının Antalya’da yapılması, bu “sadık uşaklık” rolünün “ödüllendirilmesi” sayılabilir.

Emperyalist savaş aygıtı NATO üyesi 32 devletin temsil edildiği toplantı 14-15 Mayıs’ta Antalya’da gerçekleştiriliyor. 

“NATO Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısı” kapsamında daha çok silahlanma daha çok militarizm konularına öncelik verilecek. Toplantıda, 24-25 Haziran tarihlerinde Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenecek "NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi" için hazırlıklar da yapılacak. 

Silahlanma yarışı zıvanadan çıkıyor

Emperyalist savaş makinesi NATO üyesi devletler, yakın zamana kadar Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 1,5’ini silahlı kuvvetlere ayırıyordu. Hegemonya savaşını başlatan ABD emperyalizmi bu oranı arttırmakla kalmadı, NATO üyesi devletlere de bu yönde baskı yaptı. İlkin oranın yüzde 2,5’e yükseltilmesi dayatıldı. Buna itiraz eden devletler olsa da silah, militarizm, savaş, yıkım ve ölüm bütçesi adım adım arttırıldı. 

Trump’ın ikinci başkanlık döneminin başlaması ile tam bir zıvanadan çıkma hali başladı. Üye devletlerin savaş aygıtı NATO’nun finansmanına daha çok katkı sunmasını dayatan Trump, militarizm ve savaş bütçesinin iki katına çıkarılması gerektiğini ilan etti. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin önerdiği GSYİH’nin yüzde 3,5’i oranındaki miktar “yetersiz” bulundu. Trump’ın dayatmaları ile bu oran yüzde 5’e çıkarılacak. 

Rutte-Trump pazarlığında GSYİH’nin yüzde 3,5’inin doğrudan silahlı kuvvetlere aktarılması, yüzde 1,5’inin ise altyapıyı savaşa uygun hale getirmek için kullanılması konusunda uzlaşmaya vardılar. Antalya toplantısında alınacağı söylenen bu kararın nihai şeklinin Lahey’deki zirvede sonuca bağlanacağı söyleniyor. 

Bu oranlar, kapitalist/emperyalist sistemin tarihte görülmemiş bir silahlanma ve militarizm histerisine girdiğinin somut kanıtıdır. Bu sürede eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlara ayrılan bütçeler küçültülürken, militarizm ve savaş bütçeleri devasa boyutlara ulaşıyor. Örneğin Almanya eğitim ve araştırma için 22 milyar Euro’dan biraz fazla, sağlık için ise 16,5 milyar Euro yıllık bütçe ayırmayı ön görürken, militarizm ve savaş hazırlıkları için yapılan harcamalar ise 215 milyar Euro’yu aşacak. “Sosyal devlet” olduğu söylenen Almanya’da durum bu ise, diğer devletlerde bunun daha vahim olduğunu tahmin etmek güç değil. NATO, 2032’ye kadar yüzde 5 hedefine ulaşmayı hedefliyor.

NATO’nun “kıymetlisi” Türkiye

Toplantının “ev sahibi” sıfatında olan saray rejiminin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, emperyalist savaş aygıtı NATO için Türkiye’nin ne kadar “kıymetli” olduğunu hatırlatıp bununla iftihar ediyor. Aygıtın ikinci büyük ordusunu besleyen, 1952’den beri güney kanadına bekçilik eden bir devletin emperyalistler nezdinde “kıymetli” olması şaşırtıcı değil. Ne de olsa Ankara’da hem ucuz hem uysal bir bekçi olmaktan “gurur” duyan işbirlikçi bir rejimleri her daim işbaşındadır.

Türkiye’de hükümetler her zaman NATO’cu olmuştur. Kimi küçük gerilimler yaşansa da “emperyalizme hizmet” hiç ihmal edilmedi. Buna karşın AKP hükümeti ile 2015’te kurulan AKP-MHP rejiminin gelmiş-geçmiş en NATO’cu çizgiyi temsil ettikleri de bir gerçek. Nitekim hem AKP şefi Erdoğan hem Hakan Fidan her açıklamalarında bunu hatırlatmakla kalmıyor, emperyalistlere sundukları hizmetlerle hiç utanmadan övünüyorlar da. NATO ile ilişkilerin stratejik olduğunu, Türkiye’nin emperyalistlerin “güvenliği” için “kritik rol” oynadığı döne döne hatırlatılıyor. 

Bu söylemlerde bir “pazarlama” boyutu olsa da Türkiye, savaş aygıtı NATO’nun halklara karşı işlediği pek çok suça doğrudan ortak oldu. Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve daha birçok ülkenin yakılıp yıkılmasında uğursuz roller oynadı. NATO Zirvesi’ne hazırlık toplantısının Antalya’da yapılması, bu “sadık uşaklık” rolünün “ödüllendirilmesi” sayılabilir. NATO’nun yani ABD’nin Antalya’yı tercih etmesi, kıblesi Washington olan Erdoğan gibi bir siyasetçi için, pek “göğüs kabartıcı” bir olaydır. 

Savaş makinesi NATO dağıtılsın!

NATO’nun kuruluş gerekçesi, kapitalist/emperyalist devletleri Sovyetler Birliği’nin/komünizmin “tehdidinden” korumaktı. Bu bağlamda Sovyetlerin dağıldığı 1991’de miadını doldurmuş bir savaş aygıtıdır. Oysa o günden bu yana NATO üyesi devletlerin sayısı sürekli artırıldı. Artık bu aygıt, dünya halklarına karşı savaşan en büyük en yıkıcı en kural tanımaz organizasyonu konumundadır. ABD emperyalizminin hegemonya savaşında temel dayanağı olan NATO, bir iç savaş aygıtı olarak da halklara ve ilerici-devrimci güçlere karşı konumlanmıştır. 

Saray rejiminin efendilerinin bu savaş aygıtına sundukları hizmetlerle övünmeleri alçaltıcı bir tutumdur. “Yerli/milli” olduğunu söyleyen AKP-MHP rejimi, üstlendiği rollerle dış emperyalist güçlerin has uşağı olduğunu döne döne ispatlamaktadır.   

İşçi sınıfıyla emekçiler için ise durum tam tersidir. Zira NATO, Türkiye dahil tüm Ortadoğu halklarının baş düşmanıdır. Dolayısıyla işçi sınıfıyla emekçilerin de ilerici-devrimci güçlerin yükselttiği şu şiarları rehber edinmeleri gerekmektedir:

Türkiye NATO’dan ayrılsın!

NATO ve ABD üsleri kapatılsın!

Savaş aygıtı NATO dağıtılsın!