ABD ve Çin gümrük vergileri konusunda anlaştı…

Ticaret savaşlarında geçici ateşkes

Bugünkü tablo, ticaret savaşlarında geçici bir duraklamayı değil; aksine, tarafların daha büyük hamleler için zamana ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Sistemin aktörleri kendi sorunlarına çözüm ararken attıkları adımlar, krizleri derinleştirmeye devam ediyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 14 Mayıs 2025
  • 08:00

ABD ve Çin heyetleri 10-11 Mayıs’ta Cenevre’de karşılıklı gümrük vergileri sorununu görüşmek için bir araya geldiler. Görüşme sonrası “Gümrük vergisini indirme konusunda anlaşmaya varıldığı” duyuruldu.

Dünya ekonomisinin yaklaşık %43’ünü oluşturan iki güç olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin Halk Cumhuriyeti, yıllardır süren ticaret savaşlarında önemli bir dönemece girdi. Cenevre'de yapılan görüşmelerin ardından taraflar, karşılıklı olarak uyguladıkları fahiş gümrük tarifelerini geçici bir süre için (90 gün) düşürme kararı aldı. Atılan adım teknik bir uzlaşma gibi yansıtılsa da bu, ABD’nin özellikle Trump döneminde uyguladığı ekonomik saldırganlığın duvara toslaması olarak yorumlanıyor.

Donald Trump, göreve başladığı ilk günden itibaren “korumacı politikalarla” ABD'nin dış ticaret dengesini yeniden şekillendirmeye soyundu. Özellikle Çin’e karşı yürütülen ekonomik savaşta, “ticaret açığını kapatma” söylemiyle ithalata yüksek gümrük vergileri uygulamaya başladı. 

Çin ürünlerine %145’e, Çin'in ABD mallarına cevaben uyguladığı gümrük vergileri ise %125’e kadar çıktı. Trump bu süreci, adeta dünya ülkelerine "trafik cezası" keser gibi yöneterek, birçok ülkeye çeşitli oranlarda vergi yükü bindirdi.

Ancak bu ekonomik zorbalığın sürdürülmesinin kolay olmadığı görüldü. Üretim süreçlerinin küreselleştiği, tedarik zincirlerinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu bir çağda, ABD’nin hegemonyasını güçlendirmek adına giriştiği saldırı kendi ekonomisine de zarar vermeye başladı. 

Özellikle ileri teknolojik ürünlerinde ve savunma sanayinde ihtiyaç duyulan nadir elementler konusunda Çin’e bağımlılığı, Washington’un elini kolunu şimdilik bağladı ve ABD Çin’le masaya oturmanın yollarını aradı. Çin, ABD ile masaya oturmak için net bir tavır ortaya koydu. “Görüşmek istiyorsanız önce vergileri kaldırın” dedi.

Cenevre’de geri adım

İki gün süren Cenevre görüşmelerinin ardından yapılan ortak açıklamada, tarafların 90 gün boyunca gümrük vergilerini düşürme konusunda anlaştıkları duyuruldu. 

Çin, ABD’den ithal ettiği ürünlere uyguladığı %125 oranındaki vergiyi %10’a indirirken; ABD, Çin mallarına uyguladığı %145’lik vergiyi %30’a düşürdü. Saldırganlıkta çıtayı yükselten Trump yönetiminin kısa sürede geri adım atmak zorunda kalması, ABD’nin saldırgan ekonomik politikalarını uygulamak konusunda zorlanma alanlarını bir kez daha göz önüne serdi.

Görüşmelere katılan ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ve Hazine Bakanı Scott Bessent, anlaşmanın detaylarına girmezken, Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng, "önemli ilerleme" kaydedildiğini belirterek, taraflar arasında danışma mekanizmasının kurulmasının kararlaştırıldığını açıkladı. 

Bu, gelecekteki ticari ve ekonomik konularda düzenli görüşmeler yapılacağı anlamına geliyor. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Başkanı Ngozi Okonjo-Iweala da görüşmelerin olumlu sonuçlanmasından memnuniyet duyduğunu belirtti.

Ancak rakamların dili açık: ABD'nin Çin ile ticaret açığı, Trump’ın iddia ettiği gibi 1 trilyon dolar değil, 2023 yılı itibarıyla yalnızca 295,4 milyar dolardı. Bu fark, Trump yönetiminin ekonomik gerçekleri manipüle ederek kamuoyunu Çin karşıtı bir cepheye yedekleme çabasıydı. Diğer yandan Çin, 440 milyar dolarlık ihracat hacmi ile ABD'nin en büyük tedarikçisi konumunda. ABD ise Çin’e yalnızca 145 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Bu dengesizlik, Trump’ın başlattığı “ticaret savaşı”nın aslında bir tür “ekonomik intihar” manasına gelebileceğini gösteriyor.

ABD, uyguladığı ticari yaptırımlarla sadece Çin’i değil, dünya ekonomisini de tehdit etmişti. Ancak küresel üretim ağlarının ve sermaye dolaşımının birbirine bu kadar entegre olduğu bir dünyada, bu tür dayatmalar artık eskisi kadar kolay hayata geçirilemiyor. Özellikle Çin gibi üretim kapasitesi ve finansal rezervleri güçlü bir ekonomi karşısında, Washington'un sopa siyasetiyle sonuç almasının kolay olmadığı görülüyor. Bir çok yorumcuya göre Trump’da ayağına sıktığını fark etti.

Cenevre’den çıkan gerçek sonuç ABD’nin uluslararası ticarette artık tek başına at oynatamayacağının bir kez daha teyit edilmesi oldu. 

Çin tarafının baştan beri ortaya koyduğu net duruş, ABD’nin masaya oturmasında etkili oldu. Görüşmeler öncesi yapılan açıklamalarda Çin, ABD’nin önce vergileri düşürmesi gerektiğini belirtmişti. Bu şartı kabul eden Washington, “önce ben şart koşarım” anlayışından da geri adım atmak zorunda kaldı.

Bu gelişmeler, ABD’nin kriz yönetiminde eskisi kadar güçlü olmadığını, çok kutuplu bir ekonomik sistemin varlığına tanıklık ettiğimizi gösteriyor. Küresel kapitalizmin merkez üssü olan ABD’nin dayatmacı politikaları kendi ayağına dolanıyor. Ekonomik kuşatma ile diz çöktürebileceğini varsaydığı Çin karşısında attığı bu geri adım küreselleşen tedarik zincirleri içinde Çin’e olan bağımlılıklarından geliyor. Geçici de olsa alınan bu 90 günlük vergi indirimi kararı, ABD'nin tükürdüğünü yalamak durumunda kaldığını gösteriyor.

Trump yönetiminin başlattığı yeni düzeydeki ticaret savaşları, küresel kapitalist sistemin zaten sarsılmış dengelerini daha da zorladı. ABD’nin emperyalist hedeflerinin gerçeklerle örtüşmediği ortaya çıktı. Bugünkü tablo, ticaret savaşlarında geçici bir duraklamayı değil; aksine, tarafların daha büyük hamleler için zamana ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Sistemin aktörleri kendi sorunlarına çözüm ararken attıkları adımlar, krizleri derinleştirmeye devam ediyor.