Timsah gözyaşları

Timsah kendi yavrusunu yermiş. Ama yerken de gözyaşı dökermiş. Belki gözyaşı gerçektir. Ama yavrusunu yedikten sonra, gözyaşı gerçek olsa kaç yazar.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 21 Ekim 2017
  • 06:13

Televizyondaki belgesel timsahları gösteriyordu. Bir ara yakın çekim gözlerine gitti kamera. Timsahın gözlerinin içi ıslaktı. Gözünü kırptığında yaş süzüldü. Babam oturduğu yerden sıçradı. Yanımda oturan dedemi göstererek, “Faruk bu deden var ya, o da aynı göz yaşlarını döktü ben çocukken.”

Dedem hınzır hınzır gülerek “Döktüm” dedi. Babam da gülüyordu ama sesi öfkeliydi.

“Ben çocukken dedenden az dayak yemedim. Hiçbirinde suçumu bilmedim ama eşek sudan gelene dek dövüyordu beni. Dinine yandığımın eşeğini de her seferinde daha uzak bir yere gönderiyordu su için. Yine aynı dedenin, birkaç kere komşunun çocuğu dayak yediğinde ağlama sesini duyup ağladığını gördüm.”

Dedem hâlâ aynıydı. Ağlayan birini duysa o da ağlamaya başlardı. Böyle biri babamı, yani çocuğunu nasıl dövebilirdi? Kafamdaki soruyu babam yanıtladı:

 “Bir gün ağlarken anneme sordum, ‘neden ağlıyor’ diye. Annem bilgili bir kadındı. ‘Baban kendi alanında egemenlik kurmaya çalışan birisi. Egemenlik kurmaya çalışırken canavar ama onun dışında insan gibi insan’ demişti. Sonra da bana timsah gözyaşlarını anlatmıştı.

Anlattığı hikaye gerçek mi uydurma mı bilmiyorum. Ama ben gerçek olduğuna inandım, daha doğrusu inanmak istedim. Timsah kendi yavrusunu yermiş. Ama yerken de gözyaşı dökermiş. Belki gözyaşı gerçektir. Ama yavrusunu yedikten sonra, gözyaşı gerçek olsa kaç yazar. Babam belki komşunun çocuğuna gerçekten ağlıyordu. Ama bana yaptıklarının yanında bu ağlamanın zerre değeri yok.”

Dedem artık gülmüyordu. Babam onun üzüldüğünü görünce mutfağa gitti. Ben de kanalı değiştirdim. Haberleri açtım.

“Arakan’da Müslümanları katlediyorlar” diyordu haberde. Dramatik görüntüler vardı. Sonra Erdoğan göründü. Gözü yaşlı, Arakan’daki vahşeti kınıyordu.

Yine kanal değiştirdim. Başka bir haber programı vardı. Programda Taybet Ana’nın cesedinin öldürüldükten sonra 7 gün sokağın ortasından kaldırılamadığı anlatılıyordu.

H. Ortakçı