Mustafa köyün delisi olarak bilinirdi. Ona deli denmesinin nedeni köylülerin tümünden farklı düşünmesiydi. Bir gün kahvede otururken Ramazan elindeki 3 kuruşu sayarak girmişti içeri.
“Allah razı olsun Cemil beyden, onun sayesinde ekmek yiyoruz” dedi. Mustafa kızmakla alay arası bir sesle sordu.
“Ramazan dilenciliğe mi başladın?”
“Ne diyon sen? Ne dilenciliği?
“Cemil’e bu kadar dua ettiğine göre başını gözünün sadakası olarak bu parayı vermiş olmalı.”
“Ne sadakası. Çalıştım da kazandım bu parayı.”
“Bugün senin aldığın para elindeki kadar. Cemil ise belki bunun on katını almıştır.”
“Cemil tarla sahibi…”
“Sen de emek sahibisin. Senin emeğin olmasa o tarla bir toprak sadece. Sen ve senin gibiler emekle o toprağı tarla haline getiriyorsunuz. Cemil de sana dua ediyor mudur, bunun için.”
“Get len deli gomünist konuşma. Seni dinleyende kabahat!” dedi ve söve söve Mustafa’nın yanından ayrıldı.
Hemen söyleyelim, Mustafa komünist ya da devrimci değil. Sadece sömürü için oluşturulan kurallardan bağımsız düşünen ve yaşayan birisi. Hepsi bu. Ama bütün köylü Mustafa’ya “deli gomünist” derdi.
Yıllar geçti. Köylüler, çoğu kadın, kamyon kasalarında tarlaya gidip geliyorlardı. Kamyon kasasına binen her işçi “bir an önce tarlaya varayım” diye dua ediyordu. “Tarlaya varayım da rahatlayayım.” İşçilerin kamyon kasasında bundan başka düşündüğü yoktu. Ölüm de, işçileri böyle düşünürken buldu. Kamyon kaza yaptı, 15 işçi can verdi kamyonda. Katliam gibi kaza dendi. Mustafa ise olayı duyduğunda “katliam açığa çıktı” dedi.
O gün her konuşan, “işçiler kamyon kasasında işe götürülmemeli” dedi. Mustafa, “İlin valisi bile bunu diyor. Bu kaza olana dek bunu bilmiyorlar mıydı?” diye düşündü.
Ertesi gün işçiler, yine gün ağarmadan kamyon kasalarına binip tarlaya gitmek için köyün meydanına geldiler. Meydanda kamyoncular vardı ama kamyonlar yoktu.
“Dünkü kazadan sonra, en azından bir süre kamyonla servis çekmeyin dediler.” diyerek bugün tarlaya götüremeyeceklerini söylediler. Köylüler nasıl tarlaya gideceğim telaşına düştü.
Mustafa’yı gece uyku tutmadığı için o da meydandaydı. İşe gidememe telaşı karşısında, çılgınca bağırmaya başladı.
“Durun len! Cemil mi size muhtaç, siz mi Cemil’e. 1, 2 gün için belki siz ona muhtaç görünürsünüz ama aslında o size muhtaç. Size şunu söylüyorum. 2 gün tarlaya gitmeyin 3. günü servislerle kendisi de gelir.” Mustafa daha da konuşacaktı ama, herkes anayola doğru koştu. Otobüslere binip işe gideceklerdi. Servise değil, yolcu otobüslerine….
M. Kurşun