Film festivalinde sansüre büyük tepki

Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel'in PKK gerillalarını anlatan ‘Bakur’ adlı belgeselinin Kültür Bakanlığı’nın müdahalesi ile sansürlenmesine yönelik başlayan tepkiler sonucunda festivaldeki yarışmalar ve kapanış töreni de iptal edildi.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 13 Nisan 2015
  • 15:15

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün kayıt-tescil ve eser işletme belgeleri olmamasını öne sürerek ‘Bakur’ belgeselinin gösterimini engellemesi üzerine İstanbul Film Festivali yönetimi belgeselin gösterimini iptal etmişti. Bunun üzerine ortak bir bildiri yayınlayan sinemacılar 23 filmin festivalden çekildiğini açıkladı.

Bugün de yarışmadan Radikal Halk Ödülü'nü iptal edildi. Gazeteci Cem Erciyes, iptal kararı ile ilgili “Sansürün olduğu yerde sanat, sanatın olmadığı yerde yaratıcılık ve ifade özgürlüğü olamaz. Kimse böyle bir Türkiye'de yaşamak istemez. O nedenle yıllardır büyük bir gurur duyarak düzenlediğimiz Radikal Halk Ödülü'nü bu yıl iptal ediyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Yarışma ve kapanış töreni iptal

Öte yandan festival yönetimi de bugün bir basın toplantısı düzenleyerek Ulusal ve Uluslararası Altın Lale ve Ulusal Belgesel Yarışmaları ile kapanış töreninin iptal edildiğini duyurdu. Yerli ve yabancı sinemacıların yanı sıra jüri üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşan İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan, bugüne dek fiilen uygulanmayan yönetmeliğin geçmişte de sinemacılara sorun yarattığını açıkladı.

Tan, şu ifadeleri kullandı:

“Bu durumun bahsi geçen yönetmeliğin değiştirilmesi için sinema camiasını bir araya getiren bir fırsata dönüşmesini umuyorum. Sektördeki sıkıntıların aşılması için, yeni sinema yasasının çıkartılmasının ve filmlerin festival ve kültürel kapsamlı etkinliklerde rahatça gösterilmesinin yolunun açılması gerektiğini düşünüyorum.”

 

“En iyi filmler faşist dönemlerde çıkar”

Festivalin Ulusal Yarışma Jüri Başkanı yönetmen Zeki Demirkubuz ise şunları söyledi:

"Bakur filmine uygulanan sürecin tamamen siyasi olduğunu düşünüyorum. İktidarla uğraşmaya aklı yetmeyen sinema da yapmasın. En iyi filmler faşist dönemlerde çıkar, bu dönemde zekası sinema yapmaya yetmeyen, sinema da yapmasın. Film bahane, bir hafta önce öldürülen katırların da bu kararda etkili olduğunu düşünüyorum. Filmin yasaklanmasına çok önceden karar verilmiş."

 

“Sansürün arkasında siyasi bir karar var”

Dün Cezayir Restaurant'ta basın toplantısı yapan sinemacılar, filmlerini festivalden çektiklerini açıklamış ve şu açıklamayı yapmışlardı:

“Festival’in programı açıklanmış, hatta eser işletme belgesi olmayan bazı yerli filmler sorunsuzca gösterilmiştir. Bu müdahalenin Bakur filminin gösterimine yönelik yapılması, bu sansürün arkasında siyasi bir karar olduğunu da gözler önüne sermiştir.

Filmlerimizin özgürce izleyiciyle buluşmasının önündeki bütün engellerin derhal kaldırılmasını talep ediyoruz. Eser sahipleri olarak, eser işletme belgesi olsun olmasın bu belgeyi festivallere ibraz etmeyi reddediyoruz.

BAKUR belgeselinin uğradığı sansür kaldırılıp, filmin festival gösterimi özgürce yapılana kadar filmlerimizi İstanbul Film Festivali’nde hiçbir şekilde göstermeyeceğimizi ve bu koşullar altında İstanbul Film Festivali’nin tüm gösterimlerini durdurmasını talep ettiğimizi kamuoyuna duyururuz.”

22 filmin yönetmen ve yapımcılarının yanı sıra sinema örgütleri, yarın saat 15.30’da Atlas Sineması’nda basın toplantısı düzenleyecek.

 

Bakanlıktan sansür savunması

Öte yandan, Kültür Bakanlığı da açıklama yaparak suçu önce İKSV’ye attı, ardından da asıl derdini açıklayarak, filmle ilgili yapılan haberlerde “PKK belgeseli” nitelemesi yapıldığını belirtti.

Kültür Bakanlığı, festival yönetimine 9 Ocak 2014 tarihinde ilgili mevzuatın hükümlerinin hatırlatıldığını öne sürerek şu açıklamayı yaptı:

“Ayrıca filmle ilgili yapılan haberlerde ‘PKK belgeseli’ nitelemesinin kullanılmasının da işaret ettiği gibi ortada terör örgütü propagandasının söz konusu olması hiçbir şekilde temel demokratik değerlerle ve düşünce özgürlüğünün evrensel kriterleriyle bağdaşmayan bir durumdur. Bu noktada da ‘PKK belgeseli’ nitelemesinin işaret ettiği gibi, terör örgütü propagandası konusu da söz konusu vakfı ve festival yönetimini ilgilendirmektedir.

Tüm bunların öncesinde ise gerek festival yönetimince gerekse de filmin yapımcıları tarafından filmin gösterimi için yerine getirmekle yükümlü oldukları yasal sürecin hiçbir şekilde başlatılmadığı hatta yok sayıldığı da açıktır.”