- Mamak Kültür Sanat Festivali’nin 12.si düzenleniyor. Festivalin ortaya çıkışını ve geçmişten bugüne gelişimini anlatabilir misiniz?
- İşçi Kültür Evi’nin temel misyonu hem içinde yaşadığımız coğrafyanın gündemlerine müdahale edebilmek hem de işçi ve emekçilerin kültür sanatın öznesi haline gelmesini sağlamaktır. Bu çabamızın daha fazla emekçiye ulaşabilmesi için festival düşüncesi ortaya çıkmış ve zamanla bunun bir aracı olmuştur. 11 yıl boyunca düzenlediğimiz festivallerde, mahallemizde yaşanan yıkım saldırılarından su sorununa, uyuşturucu sorunundan cami-cemevi projesine kadar bir çok konuyu işlemeye çalıştık. Bu yıl da, her yıl olduğu gibi bir festival hazırlık komitesi oluşturduk. Çalışmalarımız esas olarak bu hazırlık komitesi üzerinden devam ediyor.
- Festival hazırlık komitesinin çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
- Festival komitesi yaklaşık iki ay önce kurularak çalışmalarına başladı. Her hafta düzenli bir şekilde toplantılarını yaparak politik gündemleri tartıştı, nasıl bir çalışma örgütlenmesi gerektiğinden tutalım da hangi atölyelerin kurulabileceğine kadar ayrıntılı bir program çıkardı. Bazı hedef bölgelerde kapı kapı dolaşılarak bildiri dağıltılması, merkezi yerlerde stand açılması, çağrı pankartları kullanılması kararlaştırılırken bir yandan da futbol turnuvası, kadın halkoyunları ekibi, çocuk korosu gibi atölyeler de çalışmalarına başladı.
- Her festivalde politik bir gündem konu ediliyor. Bu yılki festival şiarınızı hangi gündemler üzerinden, ne olarak belirlediniz?
- Geçtiğimiz yıla Soma’da gerçekleşen katliam ve Ortadoğu halklarının özellikle de Kürt Halkının direnişi damga vurmuştu. Geçtiğimiz yıldan bugüne yaşadıklarımızı hatırladığımızda Kobanê serhildanını, IŞİD çetesine karşı Kürt halkının, Alevilerin, Ezîdîlerin direnişini görüyoruz. Diğer yandan da faşist Türk Metal çetesinin ihanet sözleşmesine karşı haklarını isteyen ve almak için hareket geçen metal işçilerinin büyük direnişine de tanık olduk. Tam da bu atmosferde gerçekleşen zorlu bir seçim dönemini de geride bıraktık. Seçimlerden önce meydanlarda bombalar patlatan sermaye hükümeti, seçimlerde yaşadığı yenilgiyle saldırılarını daha da artırdı. Suruç’ta 33 genç devrimciyi katleden devlet, operasyonlarla, gözaltı ve tutuklamalarla hatta infazlarla kendinden olmayan herkesi korkutma ve sindirme çabalarını sürdürüyor, Kürt halkına savaş ilan ediyor. İçinden geçtiğimiz bu süreçte bizler de festivalimizi “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarıyla örgütlüyoruz.
- Bu baskı ve terör ortamından festival etkilendi mi? Etkilendiyse nasıl etkilendi?
- Elbette etkilendi. Tüm bu faşist baskılara boyun eğmeyen ilerici-devrimci-yurtsever güçleri zindanlara atarak mücadeleyi engelleyebileceğini sanan devlet, 7 Ağustos günü Mamak İşçi Kültür Evi’ne ve sınıf devrimcilerinin evlerine baskın yaptı ve 4 arkadaşımızı tutukladı. Tutsak düşenlerin arasında İşçi Kültür Evi çalışanı Deniz Gündoğdu da var.
Bu operasyonlarla festival materyallerimize el koyan devlete karşı cevabımız, mahalledeki emekçilerle birlikte festival çalışmamızı büyük bir emekle ve daha güçlü örgütlemek oldu.
Biz festivali önceki yıllardaki gibi hem kendi üretimlerimizin yer aldığı hem de çeşitli sanatçıların konserleriyle destek verdiği bir etkinlik olarak örgütleyecektik. Ancak yaşanan son süreçte Kürt halkına yönelik katliamların ve infazların arttığı, tüm ülkede gözaltı ve tutuklama terörünün yaşandığı bir ortamda biz şenlik biçiminde gerçekleştirmeyi doğru bulmadık. Ancak kendi ürünlerimizi de sergileyerek sanatçı dostlarımızdan da destek alacağımız bir program ortaya çıkardık.
- Festival programını biraz açar mısınız? Neler var?
- Bu yıl az önce de bahsettiğim gibi içinden geçtiğimiz süreci göz önünde bulundurarak bir program çıkardık. İki gün gerçekleştireceğimiz festivalimizin birinci gününde Filistin, Suriye, Rojava-Kobanê, Kadın Gerillalar ve Devrimci önderler başlıklarını “halkların kardeşliği” vurgusuyla işleyeceğiz. Bu gün, MİKE Müzik Topluluğu, Kadın Halkoyunları Ekibi, Halil Sansar ve sanatçı dostumuz Caner Gülsüm yer alacak.
İkinci gün programında ise 15-16 Haziran işçi direnişi, Zonguldak madenci direnişiyle birlikte Soma Katliamı, Tekel direnişi, Greif işgali ve metal işçilerinin yarattığı fırtına “İşçilerin Birliği” temasıyla sunulacak. Bu günün programında ise, Fazla Mesai Tiyatro Topluluğu ve sanatçı dostlarımızdan Tolga Kaya ve Ertan Demir bizimle birlikte olacak.
- Bu içerikte bir programla ve “işçilerin birliği halkların kardeşliği için” şiarıyla çağrı yaptığınız festival 5-6 Eylül’de Tekmezar Parkı’nda gerçekleşecek. Son olarak festivalle ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
- Şovenizmin tırmandırıldığı, halkların birbirine düşmanlaştırılmaya çalışıldığı, korku ve sindirme operasyonlarının olduğu ama hem işçi sınıfının hem de ezilen halkların bunlara direndiği bu dönemde, düşmana vereceğimiz en güzel cevap olacaktır festivalimiz. Tüm işçi ve emekçileri festivalimize omuz vermeye, kardeşlik türkülerini hep birlikte söylemeye davet ediyoruz.