Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bugün (17 Nisan) yaptığı toplantı sonucunda politika faizini yüzde 46’ya yükseltti.

Oysa ki iktidar, 2025 yılının ilk iki toplantısında 500 baz puanlık indirim yaparak faizini yüzde 42,5’e düşürmüş, faizlerdeki düşüşün süreceği söylenmiş, bunu da iyi giden ekonominin ve Mehmet Şimşek programının başarısı olarak sunmuştu.

19 Mart tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik başlatılan operasyonlar sonrasında piyasalarda yaşanan dalgalanmayı dizginlemeye çalışan iktidarın 45 milyar doların üzerinde döviz satışı yaptığı ortaya çıkmıştı.

Gelinen noktada Merkez Bankası, durumu dengelemek için bu hamlenin yeterli olmadığına karar verip faiz artışına gitmesi, hem “program iyi gidiyor” söylemlerinin yalan olduğunu gösteriyor. Hem de piyasayı yavaşlatıp alım gücünü düşürerek “enflasyonla mücadele” adı altında krizin faturasının işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına yıkılma politikalarının kararlılıkla süreceğini.

Merkez Bankası faiz artırım kararını “enflasyonla mücadele” söylemiyle ambalajlamaya çalışsa da, bu durum ardı arkası kesilmeyen zamlar nedeniyle ay sonunu getiremeyen, bu yüzden kredi kartı ve ihtiyaç kredileriyle borçlanmaya yönelen emekçiler için daha fazla yoksulluk, daha ağır borç yükü ve daha derinleşen sömürü anlamına geliyor.