Bu ülkede bir işçiyi, kazandığı mahkemelere rağmen alamadığı tazminatını istemek için gittiği holding binasının önünde döve döve öldürdüler. Yıllardır ödenmeyen tazminatını alabilmek için Çalık Holding önüne giden tekstil işçisi Erol Eğrek, burada güvenlikler tarafından darp edilerek katledildi.
Ortadaki mahkeme kararlarına rağmen işçinin ödenmeyen hakları için Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; adaletsizlik ve cezasızlığı temel ilke hâline getiren rejim, bu cinayetin asıl sorumlusudur.
Doyurulamaz, denetlenemez, sınırlanamaz azgın bir kâr hırsıyla; sermayeye hizmette sınır tanımayan zorba bir iktidarın iş birliğiyle işlenen bu cinayet, nasıl bir düzende yaşadığımızın aynasıdır.
Sermaye çetelerinin, mafyaların, her türden yağmacı ve talancının düzeni bu.
Çalıkların, Limakların, Koçların, Sabancıların, her yaptıklarının yanına kâr kaldığı; siyasal iktidarların sermaye sınıfına kol kanat gerdiği, onların her türlü hukuksuzluğunu örtbas ettiği bir düzen bu.
İşten çıkardıkları işçiye yıllarca haklarını vermeyenler, kapı önüne gelen bir işçiyi ölesiye dövenler, ölen işçiyi suçlayacak kadar pervasızlaşanlar güçlerini bu düzenden alıyorlar.
Biz bu düzeni İliç’ten tanıyoruz. Hendek’ten tanıyoruz. Soma’dan tanıyoruz. Alınmayan önlemler yüzünden yaşanan her iş cinayetinde cezasızlıkla ödüllendirilenlerin düzeni bu.
Soma’da göz göre göre katledilen 301 madencinin ardından “Fıtrat” diyenlerin, “Güzel öldüler” diyenlerin düzeni.
Açgözlü kapitalistler için bu düzende işçinin sadece emeğinin değil, canının da hiçbir değeri yok. Bu düzende bir avuç asalak ve yandaş dışında hiç kimsenin kıymeti yok. İşçilerin yok, kadınların yok, çocukların yok. Bu düzen bir ölüm ve sömürü düzeni…
Bu düzende, son 11 yılda 20 binden fazla işçi iş cinayetlerinde katledildi.
Tüm bu cinayetlerin failleri ellerini kollarını sallayarak sokaklarda gezerken, bu düzenin mahkemeleri Soma Davası’nda işçilerin avukatlığını yapan Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’ı tutsak aldılar.
Bu düzende işçilerin direnişi, grev yasaklarıyla, polisiye zorbalıklarla bastırılırken kapitalistlere teşvikler yağdırdılar.
Bu düzende işçiler açlık ve yoksulluğun kıskacında yaşam savaşı verirken, kapitalistlerin vergi borçlarını sıfırladılar, servetlerine servet kattılar.
Bu düzende haksızlığı, adaletsizliği, baskı ve zorbalığı bize reva gördüler.
İşçi sınıfının bu ölüm ve sömürü düzenini yıkmaktan başka bir seçeneği yok!
Erol’un, İliç’in, Soma’nın hesabını sormak için, yeni katliamların ve cinayetlerin yaşanmaması için, açlığın, sefaletin ve yoksulluğun son bulması için, insanca bir yaşam için işçi sınıfının örgütlenmekten, örgütlü gücüyle kapitalist düzenin efendilerinin karşısına dikilmekten başka bir çıkış yolu yok.
Kapitalistlerin pervasız zorbalıklarına son vermek için örgütlenelim, mücadele edelim! Katledilen tüm işçi kardeşlerimizin hesabını soralım!
Bu ölüm ve sömürü düzenini, açgözlü kapitalistlerin ve onların hizmetkârı iktidarın başına yıkalım!
Emeğin Kurtuluşu’nun 56. sayısından alınmıştır…